Suriye ve Mısır'ın Birleşmesi - Ali Kaçar
- Hasan Bakır

- 11 Ağu
- 3 dakikada okunur

Baas Partisi’nin özellikle Filistin olayına da çok ilgi gösterdiğini görüyoruz. Yani 1947 - 1948'de, özellikle Birleşmiş Milletler tarafından Filistin topraklarının Siyonistlerle paylaşılma durumu söz konusu olduğunda buna karşı çıkan, buna karşı duran, gerek söylemleriyle gerek tavırlarıyla, tavır koyan bir ekipti aynı zamanda.
Mesela Mişel Eflak şöyle diyor; "Filistin'i kurtaracak olan hükümetler değil halkın kendisidir". Yine 19 Ekim 1947'de yaptığı açıklamada; "Karar verme saati geldi, Filistin sadece silahlarla kurtulabilir" demek suretiyle de bu anlamdaki aktif taraftarlığını da göstermiş olduğunu görüyoruz.
Sadece söylem bazında kalmıyor aynı zamanda her ikisi de gerek Mişel Eflak, gerek Bitar'ın aynı zamanda cepheye de gittiğini görüyoruz. Tabi 1948 yılında meydana gelen savaşta, yani Siyonist İsrail'in kurulmasından sonra; o zaman işte Suriye, Mısır, Ürdün, Irak, bütün bu güçlerin Siyonist İsrail'e karşı savaşta yenilmesi, özellikle bu ülkelerde ve dolayısıyla da Suriye'de de birtakım tartışmalara yol açmıştır. Bu kadar nüfusu olan, bu kadar gücü olan, bu kadar imkânı olan Arapların, Siyonist İsrail karşında yenilgisini halkın ve özellikle de bu tür düşüncede olanların hazmedemediklerini görüyoruz ve bu da zaten darbeler sürecinde başlamasına zemin oluşturmuştur.
Daha sonra birleşmeler gerçekleşiyor. Ekrem Hurani'nin başında bulunduğu Arap Sosyalist Partisi ile bu parti birleşmek suretiyle Arap Baas Sosyalist Partisi adını alır ve bu artık bizim bildiğimiz anlamda Baas Partisi'nin de temelini bu şekilde oluşturur.
Sol ve sol düşünceyle olan ilgileri 1957 yılında koalisyon şekilde devam eder. Fakat 1957 yılında sol ve Komünizm tehditten dolayı Mısır'a yanaşmaya başlarlar. Mısır'la olan görüşmeler aslında 1956 yılında başlar. Bu görüşmelerde Mısır'ın başında o dönemde 1952 yılında ki subaylar olarak bilinen, bir darbe ile başa gelen Cemal Abdunnasır vardır. Cemal Abdunnasır, Müslüman Kardeşler'e (İhvan'a) zulüm yapan, katliam gerçekleştiren, Seyyid Kutub'un, Abdulkadir Udeh gibi isimlerin idamlarını gerçekleştiren ve binlerce Müslüman'ın da çeşitli cezaevlerinde işkencelerde ölmesine neden olan eli kanlı bir katildir.
Fakat o dönemlerde Araplar arasında yarı ilah olarak tanınan ve milliyetçiliğiyle, ortaya koymuş olduğu tavırla bilinen tanınan bir isimdir. Dolayısıyla bu Mısır'la birleşmek ki zaten Baas Partisi'nin asıl amacı bütün Arapların birleşmesinden oluşan bir devlet olacağı için bunu kendileri için uygun gördüklerini görüyoruz.
Ancak Cemal Abdunnasır üç şart sayar birleşme için: "Bir, koşulsuz ve tam birlik, iki bütün partilerin kapatılması, üç Suriye Ordusu'nun politikadan uzak durması" şeklinde üç tane şart ileri sürer. Bu ilk iki şart Baas Partisi tarafından, üçüncüsü de mecburen Suriye Ordusu tarafından kabul edildiğini görüyoruz.
Aslında Baas Partisi yani Mişel Eflak ve Ekibi özellikle Cemal Abdunnasır'a teklif ettikleri kolektif bir liderlik, yani birlikte idare etme anlamında. Ancak Abdunnasır kendi iktidarını başkalarıyla paylaşmayı asla kabul etmeyen bir karaktere sahip ve dolayısıyla yapılan bu görüşmeler neticesinde 1 Şubat 1958'de Birleşik Arap Cumhuriyeti olarak Suriye ve Mısır'ın birleştiğini görüyoruz. Dört tane bakan Suriye'den belirleniyor, bir de Ekrem Hurrani cumhurbaşkanı yardımcısı olarak belirleniyor. Yine bu dönemde 21 Şubat 1958'de bir referandum yapılır, bu referandumda hem birlik onaylanmış olur hem de Nasır’ın devlet başkanı olması onaylanmış olur.
Cumhurbaşkanı tabii devletin başıdır aynı zamanda Silahlı Kuvvetleri'nde başkomutanıdır ve dolayısıyla bir ya da birden fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir, görevden alabilir, bakanlığı tayin edebilir. Böyle tam bir yetkiye sahip olan birisidir. Aynı zamanda parlamentoyu da feshetme yetkisine sahip olan birisidir. Bakanlıklar belirlenir, dört tane bakanlık Suriye'ye verilir Baas Partisine yani Suriye’dekilerine verilir. Çünkü bütünüyle güç Cemal Abdunnasır'ın elinde o dönem. Parlamentoda 600 milletvekili belirlenir, bunların 400'ü Mısır'a verilir, 200'de Suriyelilere verilir.
Baas'ın özellikle bu birlikteliği savunmasının nedeni, bu birlikteliğin oluşmasına katkılarından dolayı Nasır'ın kendilerine bir ayrıcalık tanır diye bir beklentinin içerisindedirler. Ancak bu gerçekleşmedi, tam tersine Nasır'ın başında bulunduğu ulusal Kurtuluş Birliği hareketi aynı zamanda Suriye'de bir şube açmak suretiyle bütün partileri de böylece kapatmış olur.
Sadece bununla da kalınmaz aynı zamanda Mısırlı Başkan Yardımcısı Abdulhakim Amir, Suriye'nin başına getirilir ve birçok önemli göreve, resmi göreve de yine Mısırlılar'ın getirildiğini görüyoruz. Ordunun içerisinde çok kritik görevlerde olan Suriyeli subayların hepsinin görevden alındığı ki 11 bin civarında subayın görevden alındığı söylenir. Bu Tabii Suriye'nin içerisinde özellikle Baas Partisi'nin içerisinde de bir hoşnutsuzluk meydana getirir. Çünkü artık kendilerinde hiçbir yetki, hiçbir etki kalmamıştır ve dolayısıyla kurulan bu birliktelik açısından da yavaş yavaş bir takım sıkıntıların başladığını, özellikle Baas Partisi'nin içerisinde de bir takım sıkıntıların başladığını görüyoruz.
İlk darbe de 28 Eylül 1961'de ayrılıkçı olarak, yani birlikten ayrılmayı hedefleyen bir grup tarafından darbe gerçekleştirilir ve bu darbe sonucunda birlik böylece sona erdirilmiş olur. Ancak birliğinin sona erdirilmiş olması bütünüyle Nasır'ın Suriye'den elini ettiğini çektiği anlamına elbette ki gelmiyor. Yapılan seçimlerde, başına daha doğrusu devlet başkanı olarak Halk Partisi'nin lideri olan Nazım Kutsi getirilir ki darbeyi gerçekleştiren ekiplerdir bunlar. Başbakan olarak da Maruf ki İhvan'a mensup olduğu söylenir, Müslüman Kardeşler ‘den olduğu söylenir. Başbakan olarak da onu getirirler ve böylece yeni bir süreç başlamış olur ama Nasır ve Nasır yanlıları hiçbir zaman için buna tahammül etmezler sürekli bir takım karışıklıklar çıkartmak suretiyle birtakım eylemleri devam ettirirler ve böylece 8 Mart 1963'te de bildiğimiz anlamda Baas darbesi gerçekleştirilmiş olur.








Yorumlar