Korku Türü Olarak Castlevania Dizisinin Türsel Analizi
- Hasan Bakır

- 30 Tem
- 5 dakikada okunur

Korku türünde Netflix yapımı olan Castlevania, Ortaçağ Avrupasında geçmektedir. Aşkı Lisa'nın öldürülmesinden sonra gece ordularını toplayan Dracula, insanlığın sonunu getirecek olan bir savaşı başlatır.
Tür Sineması Nedir?
Tür sineması, belirli bir temaya, anlatı yapısına, karakter tiplerine ve ikonografiye sahip olan, izleyicide belirli bir duygu veya deneyim yaratmayı hedefleyen film türlerini ifade eder. Tür filmleri, izleyiciye tanıdık gelen yapı ve öğelerle, beklentilerini karşılayacak bir hikâye sunar. Her türün kendi kuralları, tekrar eden motifleri ve gelenekleri bulunur. Örneğin western türünde kovboylar, vahşi doğa ve adalet arayışı öne çıkarken; bilimkurgu türünde ileri teknoloji, uzay yolculukları ve insanlığın geleceğine dair sorular ön plandadır.
Tür sineması, bu kalıpları kullanarak bir taraftan izleyicinin beklentisini karşılar, diğer taraftan bu kalıpları bozarak türü yeniler ya da alt türler oluşturur. Tür filmleri, hem prodüksiyon aşamasında hem de pazarlama sürecinde belirgin bir kimlik kazandırdığı için sinema endüstrisi açısından da önemli bir konuma sahiptir.
Korku Türü Nedir?
Korku türü, izleyicide korku, dehşet, tedirginlik ve gerilim duygusu yaratmayı amaçlayan film türüdür. Korku sinemasında temel olarak “öteki” ile karşılaşma, düzenin bozulması ve tehlikenin ortadan kaldırılması üzerinden ilerleyen bir anlatı yapısı bulunur. Bu tür, insanın bilinmez olana karşı duyduğu içgüdüsel korkuyu ve ölüm, kayıp, kötülük gibi temel kaygılarını işler.
Korku filmlerinde genellikle karanlık, ıssız mekânlar; ölüm ve şiddeti çağrıştıran sahneler; canavarlar, vampirler, zombiler gibi doğaüstü varlıklar ya da insan kaynaklı tehdit unsurları kullanılır. İkonografi olarak kan, karanlık renk tonları, ürkütücü ses efektleri ve gotik mekânlar öne çıkar. Türün temel çatısı, düzenin kurulması, düzenin tehdit edilmesi ve bu tehdidin ortadan kaldırılarak düzenin yeniden sağlanması üzerine kuruludur.
Korku türü, aynı zamanda toplumların kültürel ve tarihsel korkularını yansıtır. Dönemin sosyal kaygıları, dini çatışmalar, bilimsel gelişmeler veya otoriteye duyulan güvensizlik bu tür filmlerde sıkça işlenir. Böylece korku sineması sadece bireysel bir duygu yaratmakla kalmaz, kolektif bilinçte var olan endişeleri de ortaya çıkarır.
Film Hakkında Genel Bilgi
Castlevania, Konami'nin aynı adlı Japon video oyun serisine dayanan bir Amerikan yetişkin animasyonlu web televizyon dizisidir. İlk iki sezon 1989'da yayınlanan Castlevania III: Dracula's Curse'ı uyarlamıştır ve Wallachia ulusunu Dracula ve minyonlarından koruyan Trevor, Belmont, Alucard ve Sypha Belnades'ile devam etmektedir.[1]
Film Ortaçağ Avrupa’sında geçmektedir. Lisa, bilimsel metotlarla insanları iyileştirmek ve bilimsel çalışmaları öğrenmek için Dracula’nın sarayına gider. Dracula’yı ikna etmeyi başaran Lisa, bilimsel metotları öğrenmesinin yanında Dracula’ya normal bir insan olarak yaşayabilmesi için dünyayı gezmesini söyler.
Dracula, normal bir insan gibi dünya turu yaptığı sırada karısı Lisa Tepeş, kilise tarafından cadı olduğu gerekçesiyle yakılır. Dracula bu olayı öğrendiğinde Transilvanya halkına, bu toprakları terk etmesi için bir yıl süre verir. Bir yılda karanlık ordularını toplayan Dracula, insanlığın sonunu getirmek için bir savaşa başlar.
Anlatı Yapısı
Film, korku sinemasının anlatı yapısına uygun olarak düzen, düzenin bozulması ve düzenin yeniden sağlanması şeklinde gerçekleşmektedir.
Castlevania’da korku öğesi olarak kan ve canavarlar kullanılır. Demir ustalarının cehennemden çağırmasıyla ölü bedenlerde tekrar canlanan yaratıklar, minyon, kurt adam gibi ürkütücü yaratıklara dönüşmektedirler. Filmin birçok sahnesinde kan görmek mümkündür. Gece ordularının yağmaladığı köylerde, öldürdükleri insanların kafalarını kesip bağırsaklarıyla birbirine bağlaması gibi sahnelerle tiksinme duygusu ve ölüm korkusu işlenmektedir.
Castlevania’da bilim ve akıl ile din/kilise birbirinin karşıtı olarak işlenmiştir.Öteki olarak konumlandırılan din/kilise, baskıcı yöntemlerle insanların kilise öğretilerinin dışına çıkmamasını sağlamaktadır. Eğer kilise öğretilerinin dışında hareket eden birisi olursa da Lisa gibi cadı suçlamasıyla ağır cezalara tabi tutulmaktadır. Böylece kilise, dini ve askeri aygıtları kullanarak kendi iktidarını pekiştirir. Bilim ise bireyi düşünmeye iten, insanları içinde bulunduğu cehaletten kurtaran ve kilisenin tahakkümüne son veren bir yapı olarak işlenmiştir. Bir sahnede haccın yıkılması, dinin bilim karşısındaki “yenilgisi” olarak ele alınabilir.
Türsel Karakterler
Filmde bazı karakterler iyi ve kötü olarak kesin bir şekilde sınıflandırılırken bazı karakterlerde bu ayrım bulanıklaşmaktadır. Alucard, Trevor Belmont ve Sypha insan neslini korumak adına Dracula’nın ordusuyla savaştığı için iyi olarak sınıflandırılabilir. Kilise yönetimi ise yapmış olduğu infazdan dolayı Dracula’nın ordusunu halkın üzerine çektiği için ve dini istismar ederek kendi iktidarını korumaya çalıştığı için kötü olarak sınıflandırılabilir. Dracula’daysa iyi ve kötü ayrımı bulanıklaşmaktadır. Dracula, birçok masum insanın ölümüne neden olsa da içinde bulunduğu durumdan acı çeken, bir an önce sevdiğine kavuşmaya çalışan ve akla ve bilme önem veren bir karakter olarak temsil edilmiştir.
Vampirlerin özellikleri genel olarak soluk benizli, kan içerek yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilen, insan kanı içerek güçlenen, güneş ışığında yaşayamadıkları için geceleri avlanan, kutsal su ve kazık ile öldürülebilen varlıklardır. Castlevania’da da vampirler bu özellikleri taşımakta ve Dracula, Alucard tarafından kazıkla öldürülmektedir. İlerleyen bölümlerde vampirler insanların sürekli öldürülmesinden dolayı yeteri kadar insan kanı bulamaz ve hayvanların kanıyla idare etmeleri emredilir. Bundan hoşlanmayan vampirler, insanları besi hayvanları gibi toplamak ve sürekli kan kaynağı sağlamak adına Dracula’ya darbe girişiminde bulunur.
İkonografi
Castlevania’da ikonografi korku türüne uygun olarak, olaylar bazen ıssız bir kalede/şatoda, bazen de yıkılmış, terkedilmiş kasaba ve kilise gibi mekânlarda gerçekleşmektedir. Filmin büyük bir kısmında soğuk ve koyu tonlar hâkimdir. Bu da izleyicide bir karamsarlık, korku, bilinmezlik hissi oluşturmaktadır. Renkler de genel olarak; mavi, kırmızı ve sarı tercih edilmiş, kırmızı renk genelde vampirlerin (özellikle Dracula sinirlendiğinde) gözlerinde ve koyu bir kırmızı olarak da kanda kullanılmıştır.
Kültürel Dışavurum
Castlevania, işlediği konu ve konum olarak kültürel dışavurumda birçok tarihi unsuru barındırmaktadır. Film genel olarak tarihi kişilerden ve olaylardan esinlenerek ve yapımcının kendi ideolojik süzgecinden geçerek oluşturulmuştur. Dracula, III. Vlad veya en çok bilinen adıyla Kazıklı Voyvoda’nın hayat hikâyesinden ortaya çıkmış bir karakterdir. III. Vlad, yönetiminden ölümüne kadar olan sürede birçok toplu infaz gerçekleştirmiştir. Kendi otoritesini sağlamlaştırmak ve düşmanlarını korkutmak için sivil veya askeri esirleri kazıklara oturtarak infaz etmiş, bazı infazlarını taşınabilir platformlar sayesinde halk arasında gezdirerek ününü yaymıştır. Bu yüzden III. Vlad, Kazıklı Vlad veya Kazıklı Voyvoda olarak anılmaktadır. Vikipedi’de aktarılan bilgiye göre III. Vlad, 20 binden fazla Osmanlı askerini kazıklara oturtarak infaz etmiştir.
III. Vlad yaptığı toplu infazlardan dolayı ve infaz metotlarından dolayı kan emen bir vampir olarak anılmış, ünü böyle yayılmıştır. Bu yüzden hayat hikâyesinin anlatıldığı Dracula efsanelerinde de kan faktörünü görmek mümkündür. Fakat Castlevania’da Dracula’nın ele alınması tarihi gerçeklikteki gibi ele alınmamıştır. Yaptığı katliamların aslında bir nedenin olduğu, bu katliamların arkasında bir öfkenin yattığı ve haklı bir nedenin olduğu düşüncesi vurgulanmıştır.
Bir başka unsur ise kilise ve bilimin çatışmasıdır. Ortaçağ Avrupası’nda kilise egemen güçtür ve kilise öğretilerinin dışına çıkmak, iktidarını sorgulamak dinden çıkartılmaya yani aforoz edilmeye neden olmaktaydı. Aforoz edilenlerse halk önünde, ibret teşkil edecek şekilde infaz edilerek başka insanların da aynı suçu işlemeye cesaret etmemesi sağlanırdı. Matbaanın yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanması ve İncil’in farklı dillerde basılarak halka ulaştırılması reformu beraberinde getirmiştir.
İncil’in farklı dillerde basılması ve çoğaltılması dini, kilisenin tekelinden çıkartmış ve kilisenin öğretileri, engellenemeyecek şekilde sorgulanmaya başlanmıştır. Artık insanlar kilisenin öğretileriyle değil, kendi kutsal kitaplarında yazan öğretilerle inançlarını yaşamaya başlamıştır. Bu olayların beraberinde gelen reformlarla birlikte akıl, dini düşüncenin önüne geçmiş ve artık din, sosyal yaşamdan ve devlet yönetiminden soyutlanarak sembolik bir değer haline gelmiş, sadece bireylerin vicdanında yer alan, yaşanan bir öğretiye dönüşmüştür. Bu durum Castlevania’da dinin/kilisenin, bilim ve aklın karşısında yenilgisi olarak işlenmiştir. Haccın devrilmesi buna örnek olarak verilebilir. Kiliseye giren gece yaratıklarının; “Tanrı burada yok, burası boş bir kutu. Tanrı bile senden nefret ediyor ki seni terk etmiş…” demesi, dini öğretilerin bir öneminin olamadığı veya kilisenin dini öğretileri sömürdüğünün vurgulanması biçiminde ele alınabilir.
Sonuç olarak, dizi korku sinemasının ya da türünün temel geleneklerini sürdürmekle birlikte, özellikle kilise imgesini ele alma biçimiyle yenilikçi bir bakış açısına sahiptir.
Hasan Bakır








Yorumlar