Kamuoyu Suskunluk Sarmalının Keşfi - ELISABETH NOELLE-NEUMANN
- Hasan Bakır

- 5 Eki
- 2 dakikada okunur

Elisabeth N. Neumann kamuoyunun iki işlevinden bahseder: açık ve örtük işlev. Kamuoyunun açık işlevi siyasal iktidarı denetlerken, örtük işlevi ise toplum içinde birliği sağlayan, toplumu ve bireyi denetleyici işlevdir. Kamuoyunun örtük işlevinin etkisini açıklamak için Neumann, “suskunluk sarmalı” teorisini geliştirmiştir.
Neumann, teorinin ortaya çıkışını 1960-1970 yılları arasındaki siyasi olaylara ve seçime bağlamaktadır. İnsanların güçlü olduğunu düşündükleri partiye son anda kayarak oy vermesini yüzer-gezer seçmen olarak sınıflandırmaktadır. Okulda bir öğrencisinin, iki baskın partiden birinin rozetini görmesi üzerine, bu partiyi desteklediğini bilmediğini söyler. Öğrencisi ise sadece meraktan bu rozeti taktığını söyler, fakat çok zaman geçmeden öğrenci rozeti çıkartır ve bunun korkunç bir deneyim olduğunu dile getirir.
Neumann, bunun nedenini açıklarken, iki baskın siyasi partinin sayısal olarak birbirine denk olduğunu, fakat birinin diğerine göre kendi fikrini açıklamada ve savunmada daha istekli, dinamik olduğunu belirtir. Bundan dolayı da bu görüşü savunan insanlar kendilerinin ağırlıkta olduğunu düşünerek daha özgüvenli ve gür sesle kendi fikirlerini dile getirirken, diğerleri kendilerini azınlık olarak görüp susma eğilimi gösterir. İşte burada suskunluk sarmalı başlar.
Yani teorinin dayandığı temel nokta, insanın toplum tarafından dışlanarak yalnızlaştırılmasından korkmasıdır. Bu nedenle kişi çevresini sürekli gözlemler; hangi fikirlerin güç kazandığını, hangilerinin azaldığını sezmek ister. Eğer kendi görüşünün zayıf bir konumda olduğunu fark ederse çoğu zaman susmayı seçer. Böylece baskın fikir daha görünür hale gelir, azınlıkta kalanlar ise daha da sessizleşir. Bu kısır döngü, yani “suskunluk sarmalı”, kamuoyunun baskın karakterini açıklayan en güçlü modellerden biri olmuştur.
Neumann, Lazarsfeld’in yüzer-gezer oy için kullandığı “kazanan tarafta olmayı” eleştirerek, aslında insanların daha mütevazı isteklerinin olduğunu söyler. O da dışlanmamaktır. Çünkü insanlar okulda veya işte arkadaşlarının yargılayıcı bakışlarından gözlerini kaçırmak istemez. Yani bu tutumun dışlanma korkusundan kaynaklandığını ileri sürmektedir.
Burada suskunluk sarmalı, kişiyi dışlanma korkusundan ötürü hâkim görüşü desteklemeye veya “mış” gibi görünmeye itmektedir. Fakat uzun süreli baskılanan duygular ve tutumlar daha radikal bir şekilde ortaya çıkabilmektedir. İnsanlar kendi dışlanmışlıklarını oluşturdukları sınıfsal hareketlerle, ticari ve sosyal ağlarla hafifletmeye çabalayabilirler ya da bu atmosferden yararlanmak isteyen şiddet yanlısı grupların ve bölücülük çıkarmak isteyen dış güçlerin işini kolaylaştırabilir.
Suskunluk sarmalını besleyen bir unsur da medyadır. Neumann, medyada temsil edilmeyen görüşlerin susturulduğunu öne sürmektedir. Aynı şekilde, medyanın geniş alanlara yayılmış ve denetlenemez anonim bir kamuoyu oluşturduğunu söylemektedir. Medyanın eşik bekçisi vasıtasıyla belirlediği ve kendi düşünce yapısına göre önem sırası atfettiği konular, kamuoyunu şekillendirebilmekte ve temsil edilmeyen görüşler toplumda çoğunluk tarafından benimsense de azınlıkmış gibi görünebilmektedir. Sosyal medyanın yaygınlaşması, ana akım medyanın temsil üzerindeki tekelini kırmış ve sesi çıkmayan grupların kendilerini ifade etmelerine ve kendi sınıflarını oluşturmalarına olanak tanımıştır. Aynı şekilde Neumann, medyada temsil edilen görüşlerin gereğinden fazla önemsendiğini öne sürmektedir.
Fakat sosyal medyadaki anonim ve bot hesaplar üzerinden yürütülen linç kampanyaları, yeni bir tür kamuoyu ve suskunluk sarmalının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Gündelik hayatta basit bir sorun gibi görünen olaylar, sosyal medya üzerinden aldığı etkileşimler sayesinde adli makamları harekete geçirerek komik cezaların verilmesine yol açabilmektedir. Aynı şekilde, mahkeme tarafından serbest bırakılan kişiler, sosyal medyadan gelen tepkilerle birlikte tekrar tutuklanabilmektedir.
Sosyal medya, ana akım tarafından temsil edilmeyen görüşlerin kendilerini ifade etmesine olanak tanıdığı gibi, bot ve anonim hesaplar aracılığıyla oluşan linç kültürüyle suskunluk sarmalını pekiştirebilmektedir.
Hasan Bakır
Ankara
26.09.2025








Yorumlar